Türk turistlerin
yaz sezonu boyunca da en sık gittiği ülkelerden olan Adriyatik kıyılarında salınan,
çarpıcı dağ manzaralarına, muhteşem sahillere, tarihi yapılara ve pastoral kasabalara
sahip, tarih ile doğanın buluştuğu Karadağ, Balkanların turizmde yükselen yıldızı
konumunda. Geçtiğimiz yıl turizmden 1,46 milyar Euro gelir elde eden ülkeyi, 2,6
milyon turist ziyaret ederken 15,6 milyon geceleme yapıldı. Türkiye’den giden turist
sayısı ise 164 bine yükseldi. Türk turistler 740 bin geceleme yaparak 2023’e göre
300 bin kişi artış gösterdi.
AVRUPA'NIN İKİNCİ,
DÜNYANIN ÜÇÜNCÜ EN DERİN KANYONU
Karadağ’ın zengin
bir tarihe, iyi korunmuş ortaçağ mimarisine sahip, UNESCO dünya mirası listesinde
yer alan eski Kotor, antik Perast kasabası, Orta Çağ'dan kalma eski şehir bölgesi,
güneşle yıkanan plajları ve canlı gece hayatı ile Budva, 300 yıldan fazla bir süre
Osmanlı kasabası olarak kalan, Akdeniz ve Osmanlı mutfaklarının etkilerini taşıyan
zengin bir yemek kültürüne sahip Ulcinj, dar sokakları, taş binaları ve geleneksel
restoranlarıyla ziyaretçilerine otantik bir deneyim sunan lüks ve oldukça ilgi çekici
Tivat, ülkedeki farklı dinlerin bir arada huzur içinde yaşadığı liman şehri Bar,
eski başkenti ve müzeler şehri Cetinje, 700 yıllık tarihi geçmişiyle bölgenin en
eski yerleşim yerlerinden Herceg Novi gibi tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü
şehirleri, bayram boyunca Türk ziyaretçi akınına uğradı. Türk turistlerin uzun bayram
tatilinde Karadağ’daki tercihlerinden biri de Dağıstan Cumhuriyeti'ndeki 1.920 metre
derinliğindeki Sulak Kanyonu'nun ardından Avrupa'nın en derin ikinci, ABD'nin Colorado
eyaletindeki Büyük Kanyon'dan sonra da dünyanın üçüncü en derin kanyonu olan Tara
Kanyonu’ydu.
TERK EDİLMİŞ
AŞIK BİR PERİNİN ÖFKESİNDEN YARATILAN AVRUPA'NIN GÖZYAŞI
Ülkenin kuzey
batı tarafında yer alan ve sadece bulunduğu bölgede değil, tüm ülkede büyük bir
doğal ve turistik çekim merkezi olan Tara Kanyonu, nehrinin kristal berraklığındaki
suyu nedeniyle "Avrupa'nın gözyaşı" olarak da adlandırılıyor. Dağ perileri
ve kanatlı at hikâyeleriyle sayısız efsaneye konu olan Kanyon’un Komovi Dağı'ndan
gelen yakışıklı bir çoban tarafından terk edilen aşık bir perinin öfkesinden yaratıldığı
dilden dile anlatılan en yaygın hikaye.
BOZULMAMIŞ DOĞANIN
ENDER VAHALARINDAN BİRİ
Karadağ'ın Dinar
Alpleri'nin bir parçası olan Komovi Dağları'nda Opasnica ve Veruša nehirlerinin
birleştiği noktadan doğan, 143 km (89 mil) uzunluğuyla Karadağ'ın en uzun nehri
olan Tara (Drina) Nehri’nin Prošćenje ve Dobrilovina Manastırı'ndan başlayıp Šćepan
Polje'ye kadar uzanan 78 km uzunluğundaki kısmı doğa harikası Tara Kanyonu’nu oluşturuyor.
Avrupa nehirlerinin kraliçesi olarak nitelenen Tara Nehri'nin dar kanyon vadisi,
UNESCO'nun özel koruma bölgelerinden biri olarak koruma altına aldığı, İnsan ve
Biyosfer Programı (MAV) tarafından korunan ve 48 ayrı zirve, 18 farklı buzul gölü,
üç kanyon ile 79 bin dönümlük bir alanı kaplayan Durmitor Milli Parkı alanında bulunuyor.
Bozulmamış doğanın ender vahalarından biri olan Park, 120'si endemik olmak üzere
3 bin 200'e yakın farklı bitki türüyle florasının çeşitliliğine ve aralarında Kahverengi
Ayı, Gri Kurt, Avrupa Yaban Kedisi gibi memeliler ile Altın Kartal, Doğan ve Kara
Orman Tavuğu’nun da olduğu 130 kuş türü olmak üzere pek çok hayvan türüne ev sahipliği
yapıyor. Etkileyici bir biyolojik çeşitliliğe de ev sahipliği yapan Kanyon’un yamaçlarında,
nadir bulunan Avrupa Karaçamı, çam ağaçları, meşeler, kayalık yamaçlar, yemyeşil
yaprak döken ve iğne yapraklı ormanlarla kaplı uçurumlar yer alıyor.
KARADAĞ'IN BU
EŞSİZ MÜCEVHERİ İKİ BUZUL NEHRİNDEN OLUŞUYOR
Büyük kısmı Karadağ'da
daha küçük kısmı Bosna-Hersek'te bulunan Tara Kanyonu’nun en çekici kısmı, UNESCO
Dünya Mirası Alanı Durmitor Milli Parkı'nda bulunan Ljubišnja Sıradağları’nın yüksek
kayaları. Kanyon, Avrupa'nın en güzel kayak merkezlerinden olan, 1456 metre rakımıyla
Balkanlar'ın en yüksek yerleşim yeri Žabljak, ortalama 45 metre yüksekliğinde yaklaşık
400 yaşında çam ağaçlarının bulunduğu deniz seviyesinden 950 metre yüksekliğindeki
Crna Poda Yağmur Ormanı,
alan bakımından Karadağ'ın en büyük dağı
olan Sinjajevina'daki Zaboj Gölü ve
Durmitor Milli Parkı'nın ayrılmaz bir parçası.
Kayalık ve çakıllı teraslar, kumlu plajlar, yüksek dağların tepesindeki çok sayıda
yürüyüş parkuru, şelaleler, göller, eski köyler, yüksek uçurumlar ve 80'den fazla
büyük mağara bulunuyor. Karadağ'ın bu eşsiz mücevheri, Opasanica ve Veruša adlı
iki buzul nehrinden oluşuyor. 1.333 metre derinliğe kadar uzanan Tara’nın berrak,
yeşilimsi suları yamaçlarında geçit vermeyen ormanlık alanlar, çayırlar ve meralar
arasından bazen kıvrılarak sayısız akıntılar yaratarak, bazen de sakin akıyor.
ÇARPICI DİKEY
UÇURUMLAR, MİNERALLERLE ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ SULAR
Görkemli Durmitor
Dağları'nın berrak sularla buluştuğu Karadağ'ın kalbinde akan Tara Nehri'nde Avrupa'nın
en etkileyici doğal anıtlarından biri olarak uzanan Tara Kanyonu’nun duvarları,
milyonlarca yıl boyunca kireçtaşından oluşan çarpıcı dikey uçurumlara, minerallerle
zenginleştirilmiş suları da karakteristik turkuaz bir renk tonuna sahip. Nadiren
yükselen su sıcaklığı yaz aylarında bile 12 santigrat derece olurken, alabalık ve
grayling dahil çok sayıda balık türü için ideal koşullar sağlıyor.
TÜRK TURİSTLER
DE RAFTİNG YAPIP, YÖRESEL LEZZETLERİ DENEYİMLEDİ
Rafting, kanyonda
yapılan en popüler ve en sevilen aktivite olurken, Tara Nehri'nde rafting yapmak
Avrupa'nın en iyileri arasında kabul ediliyor. Yeni başlayanlar ve deneyimli kişiler
nehrin heyecan verici parkurlarında farklı zorluk derecelerinde rafting yaparken,
adrenalin tutkunları da zip-line deneyimi yaşıyor. Rafting sezonunun olduğu Nisan-Ekim
ayları arasındaki dönemdeki Ramazan Bayramı’nda Dormitor Milli Parkı'ndaki Mojkovac,
Pljevlja ve Žabljak kavşağında yer alan Tara Kanyonu’na giden Türk turistler de
rafting, zip-line, Đurđevića Köprüsü'nde Bungee jumping, kaya tırmanışı gibi aktivitelere
katıldılar. Bölgenin dağlık karakterini yansıtan Kaymak (özel bir kremalı tereyağı
türü), Njeguški pršut (kurutulmuş jambon) ve Cicvara (peynirli mısır unu lapası)
gibi yöresel yemekler ile dağ balı ve çeşitli bitki çaylarını deneyimlediler, Tara
Kanyonu ile bölgedeki diğer turistik cazibeler ve güzelliklerinin tadını çıkardılar.
YEREL HALKIN
DİRENİŞİNİN VE CESARETİNİN SEMBOLÜ ĐURĐEVİĆA KÖPRÜSÜ
Kanyonun başlıca
cazibe merkezlerinden biri de 1940 yılında inşa edilen Đurđevića Köprüsü. Yapımına
1937'de başlanan Đurđevića, o zamanlar Avrupa'nın en büyük betonarme araç kemer
köprüsüymüş. Köprü, II. Dünya Savaşı sırasında özel stratejik önem kazanmış. Açılışından
kısa bir süre sonra Yugoslavya'daki işgalcilerin eline geçmiş. 1942'de partizanlar
İtalyan birliklerinin ilerlemesini önlemek için köprünün merkezi kemerini havaya
uçurmak zorunda kalmış. Bu bölüm, yerel halkın direnişinin ve cesaretinin sembolü
haline gelmiş. Savaşın ardından köprü mühendislerinden Lazar Jauković'in yardımıyla
en güneybatıdaki kemerin inşası tamamlanmış. Ancak Jauković ‘i yakalayan İtalyanlar
onu 2 Ağustos 1942'de köprüde idam etmiş. O dönemdeki olaylar 1969 yapımı The Bridge
filminde ele alınmış, Robert Shaw, Harrison Ford, Barbara Bach’ın başrollerinde
oynadığı 1978 İngiliz yapımı Navarone'den Kuvvet 10 filminin de çekim yeri olarak
kullanılmış. Uzun süre Karadağ'ın güneyi ile kuzeyini birbirine bağlayan tek yol
olan tarihi köprü, günümüzde sadece bir ulaşım yapısı olarak değil, aynı zamanda
popüler bir turistik cazibe merkezi olarak hizmet veriyor. Tara kanyonunun başladığı
yerde, bu bölgenin efsanesi ve ünlü dağcı Dušan Bulatović Džambas'ın bir anıtı da
yer alıyor.
Fulya
OMAÇ / Žabljak - MONTENEGRO (KARADAĞ)
Login and/or register to view page statistics